Çağlayan Adliyesi'ndeki kontrol noktasına saldırı girişimine ilişkin 19 sanığın tek tek yargılanacağı davanın duruşmasında tutuklu sanık Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı'nın tutukluluk halinin devamına hükmedildi.
Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde polis kontrol noktasına silahla ateş açan 2 teröristin ölü ele geçirildiği, bir vatandaşın hayatını kaybettiği, 3'ü polis 6 kişinin yaralandığı saldırıya ilişkin 19 sanığın tek tek yargılanacağı davanın duruşmasında tutuklu sanık Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı hakim karşına çıktı.
Duruşmaya Fransa Barosu'ndan bazı avukatlar ile çok sayıda izleyici de katıldı.
Salonun kapasitesinden dolayı içeriye giremeyen bazı izleyici avukatlar ile adliyenin güvenlik personeli arasında arbede çıktı.
Mahkeme heyeti bunun üzerine duruşmaya ara vererek salondan ayrıldı. Sorunun çözülmesi üzerine heyet yeniden salona geldi.
Sanık Kozağaçlı, uzun yıllardır avukatlık yaptığını ve çok sayıda duruşmaya girdiğini söyledi. Avukat arkadaşlarının salona alınmamasının doğru olmadığını belirten Kozağaçlı, şu an savunma yapmayacağını ifade etti.
Avukat Murat Yılmaz ise duruşmaya sanığın avukat arkadaşları ile yurt dışından bazın avukatların izlemeye geleceklerini mahkemeye bildirdiklerini, duruşmadan önce büyük salon talebinde bulunduklarını anlattı. Mahkeme başkanına seslenen Yılmaz, "Duruşma salonunu terk edin, istediğiniz kararları alın. Biz şimdi duruşmayı terk ediyoruz." ifadelerini kullandı. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Kozağaçlı'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Sanıktan ele geçirilen dijital materyalleri üzerinde inceleme yapılıp yapılmadığının İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne sorulmasını kararlaştıran heyet, gizli tanıklar P. Ö. O ve N. A'nın dinlenilmesine hükmetti. Mahkeme heyetinin saldırının ardından 19 sanık hakkında açılan davada sanıkların dosyalarını tefrik ederek her sanığın dosyasını ayrı esas numarasına kaydettiği öğrenildi. Bu kapsamda sanıkların yargılamaları, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tek dosya yerine ayrı ayrı yapılacak.
İddianamede, 6 Şubat'ta DHKP/C silahlı terör örgütü mensubu Emrah Yayla ve Pınar Birkoç'un, adliyenin D blok kapısına yaklaştıkları sırada görevli polis memurlarınca uygulama yapıldığı ifade ediliyor. Eylemci Birkoç'un görevli polislerin yüzüne biber gazı sıktığı aktarılan iddianamede arkasındaki Yayla'nın da silahla ateş edip bir polisi ayağından yaraladığı aktarılıyor. İki eylemcinin de polis memurlarına silahla ateş edip koşmaya başladıkları sırada vatandaşlardan Dilfiraz Karataş'ın eylemcilerin açtığı ateşte yaralandığı, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği anlatılan iddianamede, C blok önündeki nöbet kulübesine doğru ateş edip gelen eylemcilerin buradaki polislerin karşılık vermesiyle etkisiz hale getirildikleri kaydediliyor.
İddianamede, terör örgütü DHKP/C'nin "merkez komite" olarak adlandırılan yapı tarafından yönetildiği, Sabancı suikastının faillerinden firari Fehriye Erdal ile Zerrin Sarı, Seher Demir ve Musa Aşoğlu'nun bu komitede olduğuna dikkati çekilerek, bunlar hakkında yakalama kararı çıkarıldığı vurgulanıyor. Olayın ardından gözaltına alınan bazı şüphelilerin bu süreçte açlık grevine girerek tüm aşamalarda direndikleri kaydedilen iddianamede, şüphelilerin imza atma gibi uymaları gereken kurallara uymayıp, örgütsel tavır sergilediklerin altı çiziliyor.
İddianamede, firari şüpheliler Zerrin Sarı, Seher Demir, Musa Aşoğlu ve Fehriye Erdal ile saldırgan Pınar Birkoç'un ablaları olan tutuklu şüpheliler Necmiye Birkoç ve Nejla Birkoç, Ayten Öztürk, Diyar Ersoy, Elif Ersoy, Ercan Güneş, Gamze Eroğlu, Hakan İnci, Hasan Karapınar, Meryem Özsöğüt, Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı, Oktay Kelebek, Seda Şaraldı, Seher Adıgüzel ve Ulaş İnci'nin "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6'şar aydan 15'er yıla kadar hapse çarptırılmaları talep ediliyor. İddianamede etkisiz hale getirilen teröristler Emrah Yayla ile Pınar Birkoç hakkında ise "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "kasten öldürme", "kamu malına zarar verme", "tasarlayarak öldürme" ve "silahlı terör örgütüne üye olma’" suçlarından yürütülen soruşturmada, öldükleri için kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği kaydediliyor.